15 Temmuz’daki darbe teşebbüsüyle gerçek yüzü tüm dünyaya ifşa olan FETÖ, yıllar boyunca sıradan bir dini yapılanma görüntüsünün arkasına saklanarak uluslararası ölçekte faaliyet gösteren organize bir istihbarat yapılanmasına dönüştü. Yarım yüzyılı aşan süreçte Türkiye’nin kamu kurumlarından toplumsal yapılara kadar hemen her alana sistematik şekilde nüfuz eden örgüt; çözülme sürecinin ardından kaybettiği etki alanını yeniden oluşturmak için yeni bir stratejik pozisyon almaya yöneldi.
Örgütün uzun yıllardır “Altın Nesil” olarak tanımladığı kadroları yeniden canlandırma çabası, “Yeniden Diriliş” olarak adlandırılan yapılanmayla birleşmiş durumda. Özellikle genç seçmen kitlesi üzerinde etkili olabilecek fikir akımlarına sızma, sosyal medya ağlarını manipülatif içeriklerle kullanma ve muhalif genç kuşağı hedef alan propaganda yöntemleri bu yeni dönemin en görünür araçları hâline geldi.
Bu yapılanma içinde adı sıkça geçen isimlerden biri de Cemalettin Uçkun. 2013–2023 yılları arasında gençleri örgüte yönlendirdiği, özellikle Z kuşağını ideolojik olarak etkilemeye çalıştığı iddia edilen Uçkun ve onunla hareket ettiği değerlendirilen pek çok kişi hakkında yürütülen adli süreçler devam ediyor. Emniyet birimleri, savcılıklar ve ilgili mahkemeler; gizli tanık ifadeleri, dijital materyaller ve operasyonel istihbarat doğrultusunda örgütün bu yeni hücre yapılanmasını büyük ölçüde deşifre etmiş durumda.
Geçtiğimiz hafta birçok ilde gerçekleştirilen operasyonlarda çok sayıda şüpheli yakalanmış, önemli bir bölümü tutuklanmıştı. FETÖ üyelerine maddi destek sağladığı, cezaevindeki örgüt mensuplarıyla irtibatı sürdürdüğü tespit edilen Cemalettin Uçkun hakkında Eskişehir Sulh Ceza Hakimliği tarafından yakalama kararı çıkarıldı. Uçkun'un yurt dışına kaçtığı değerlendiriliyor; ancak hangi ülkede bulunduğuna dair net bir bilgiye henüz ulaşılamadı. Türkiye’de bulunduğu dönemde örgüt adına “himmet” topladığına yönelik kayıtlar da dosyaya girmiş durumda.
FETÖ’nün oluşturduğu tehdit yalnızca Türkiye ile sınırlı değil. Örgütün farklı ülkelere kaçan mensupları, özellikle Avrupa’da kendilerine alan açılmasıyla birlikte bu ülkelerde yeniden örgütlenme çabalarını sürdürüyor. Uluslararası düzeyde dağınık görünen bu yapı, farklı coğrafyalarda faaliyet göstererek varlığını koruma stratejisini uyguluyor.


